23 Mart 2012 Cuma

VOLARE, OOOOOOOO………

(Ismail Seçkin)
1960 lı yılların populer bir İtalyanca şarkısı olan “VOLARE” şarkısından alınan bu nakarat, benim yaşımda (1951) veya ona yakın olan Yeşilköy sakinlerine, şimdiki Yeşilköy 50.yıl Lisesinin bulunduğu alandaki “VOLARE SAHASI” olarak bilinen futbol sahasını ve futbolla ilgilenenlere de bu sahaya adını veren, ona yakın oturan semt sakinlerinin kurduğu “VOLARE” ismindeki bir semt futbol takımını hatırlatacaktır. 

Bu sahayı yaz sabahları, hafta sonları hariç hergün, sabahın erken saatlerinden öğle saatlerine kadar, yetiştirdikleri ürünleri satmak için yakın köylerden atlı arabaları ile gelen gezgin satıcılar doldururdu. Böylelikle şimdiki Yeşilköy Pazar ortamının küçüğü o zamanlar neredeyse hergün yaşanırdı. Bizler de çoğu zaman annelerimizle birlikte onlara yardım amacıyla bu alana gelir ve alınan ürünleri bisikletlerimizle evlerimize taşıdık. Hemen her sabah karşılaşılan bu satıcılarla o sahaya gelen kişiler arasında genellikle samimi, sıcak bir ortam oluşurdu.

Zannederim 14-15 yaşları civarında idim. O yıllarda Yeşilyurt’da oturuyorduk. Bu seyyar satıcılardan Aydın isimli bir genç annem ve halamın ricası üzerine genellikle Çarşamba günleri Yeşilköy dönüşü Yeşilyurt’a uğrar, bize ve halamlara bizler için ayırdığı Çavuş üzümünü bırakırdı. Biz de Aydın’la bu şekilde arkadaş olmuştuk. Aydın’ın bisikletlere karşı da bir tutkusu vardı. Biz de onun bu tutkusundan faydalanarak Halamın oğlu Hakan Ertan’la birlikte Yeşilyurt dönüşü bisikletimizi ona verip, bizde onun atlı arabasını alırdık. İki taraf için de son derece keyifli olan bu takas sonrası yolculuğumuz, bizim Yeşilyurt Ekin sokaktaki evimizden başlar, tren yoluna parelel hatboyu boyunca devam ederek Halkalı caddesi sonundaki Plak fabrikasının yanındaki tren yolu köprüsünün önünde son bulurdu. Bu bölgede bizler atlı arabasını Aydın’ geri verip bisikletimizi alarak evimize geri döner ve bir sonra ki Çarşamba gününü sabırsılıkla beklemeye koyulurduk . ……. Bu sebeble kuzenimle ben bütün bir yaz boyunca Aydın’ın bize uğruyacağı Çarşamba günlerini iple çeker ve hangi oyunda olursak olalım oyunu bırakarak, onun geleceği öğle saatlerinde mutlak evde onu bekler olurduk. Ancak laf aramız da bizim için çok keyifli olan bu takasdan hiçbir zaman ailelerimizin haberi olmadı. Yoksa bu keyifli takasımız herhalde son bulurdu…….. 

Volare sahasında yine yaz ayların da, Yeşilköy ve Yeşilyurt’luların büyük beğenisini kazanan ve neredeyse 1 ay boyunca hergün çok değişik programlarıyla, büyük bir kalabalığa hizmet veren, TELGEZER SİRKİ kurulurdu.Tam bir daire şeklinde kurulan bu çadır sirkin içinde, ortada birkaç basamak merdivenle çıkılan tahta bir sahne, sahnenin etrafında da dairesel olarak onu saran, seyirciler için uzun tahtadan oturma yerlerine sahip, anfi tarzı giderek yükselen 8-10 basamaktan oluşan tribünler vardı. Tribünlerin arasındaki küçük bir bölümünde de, orkestra için, yükşekçe tahta iskele üzerine kurulmuş dar bir tahta alan bulunmaktaydı. Seyircilerin giriş bölümünün karşı tarafında ise gelen sanatçıların soyunup giyinebilmeleri için, büyük çadırla bağlantılı çok daha küçük bir çadır bulunurdu. Sanatçılar bu bölümden büyük çadıra geçerek sahneye çıkarlardı. Yeşilköy ve Yeşilyurt’ lular her gece Telgezer ve oğullarının akrobasi hareketleri yanında, çeşitli halk oyunları gösterilerini, o yılların söhretli çeşitli ses sanatçılarını, komedyenler ve İllizyonistlerin (o zamanlar biz sadece sihirbaz derdik) gösterilerini büyük bir keyifle izlerlerdi. Bu illizyonistler içinde ensık izlediğimiz ise siyah uzun pelerini ve bir yardımcısı ile sahneye çıkan “Mandrake” idi. Diğer hatırlıyabildiğim sanatçılar arasında ise Beyaz kelebekler ve Mavi ışıklar grublarını, Serpil Örümcer’i, Ertan Anapa’yı Ateş böcekleri’ni, akordeonu ile birlikte Celal Şahin’i , Aysel Tanju ve Leyla Sayar’ı sayabilirim. Ve program sevgili Telgezer’in o gür ve tok sesisiyle, şiirsel tarzda söylediği, “ AHH GİDİ YARIN AKŞAM AHHH……” gizemli nakaratıyla sona ererdi………… 

Volare sahasında, kış aylarında da Yeşilköy Gençlik Klübünün düzenlediği kış futbol turnuvaları yapılırdı. Bu turnuva maçları kışın Pazar günleri, hemen her iklim şartında, sabahtan başlıyarak birbiri ardınca yapılan maçlar şeklinde hava kararana kadar devam ederdi. Genellikle kışın güç iklim şartlarında Yeşilyurt ve Yeşilköy mahalle takımları arasında oynanan bu maçlar , büyük bir seyirci topluluğu tarafından keyifle izlenirdi. Seyirciler genellikle sahanın yanındaki yolun hemen kenarındaki bitişik nizamda yapılmış evlerin giriş bölümlerini, yağmur ve kardan sığınmak için kullanırlardı. Biz oyuncuların hali ise daha da perişandı. Zira bu zor iklim şartlarında Volare’nin vıcık vıcık çamur sahasındaki maçlar sonrası, tam bir çamurdan adama dönüştüğümüz için, maçlar sonrası oyuncuları tanımak oldukça zorlaşırdı. Tabii o günkü şartlarda bu çamurlardan arınmamız da, eve bu halimizle gittiğimiz de ailelerimizle aramız da problem yaşıyacağımız için, oldukça problem teşkil ederdi……….

Yukarıda da bahsettiğim gibi, bu sahaya ismini veren Volare futbol takımının Feridun (daha sonra Galata ve Mersin İ.Y. da oynadı), Ahmet-Ersin (Yeşildirek genç ve Galatasaray genç takımında oynadı), Kosta, Cemil, Tuncay ve isimlerini hatırlıyamadığım birkaç oyuncusuydan bende birisiydim ve o yılar bu takımda kaleci olarak görev yapıyordum. Yine aynı yıllar da Yeşilyurt ‘un da Altınok isimli bir kuvvetli bir semt takımı vardı. Altınok takımı oyuncularından hatırlıyabildiklerim arasında , daha sonra Yeşilköy Gençlik ve Spor Klübünün de de aktif olarak futbol oynamış olan Levent (Yeşildirek’te de oynadı), Nejat kardeşleri, Tarık’ı (daha sonra Yeşildirek, Yavuz Sultan Selim ve İstanbulspor’da oynadı) sayabilirim. Biri Yeşilköy’ün, diğeri Yeşilyurt’un takımları olan Volare – Altınok arasındaki maçlar o dönemim en iddalı semt maçları olarak bilinmekteydi. Bu maçlardan hatırlıyabildiğim, kaleci olarak oynadığım bir maçta ilk devreyi 5-1 mağlüp bitirmiştik. Ancak takımımızın en değerli futbolcusu olan, Volare sahasının hemen arkasından geçen derenin hemen arkasındaki, iki katlı ahşap evde oturan as oyuncumuz Feridun, babası izin vermediği için ilk devre oynıyamamış ve ilk devreyi evlerinin bahçesinden seyretmek zorunda kalmıştı. Ancak ikinci devre başlamadan önce babası evden ayrıldığı için, hemen koşup gelerek takıma dahil olmuş ve onun harika oyunuyla biz maçı 7-6 galip bitirmiştik. Bu maçta 4 gölümüzü de, bu gerçekten çok üstün futbol yeteneklere sahip olan ve her zaman da kendi futbol yeteneklerine eşdeğer büyük takımlarımızdan birinde oynıyamadığını düşündüğüm Feridun (Galata ve Mersin İ.Y. da oynadı) atmıştı…….Halen de daha önce futbol oynağı Mersin ‘de iş kurarak oraya yerleşen sevgili Feridun arkadaşıma ve tüm VOLARE’li takım arkadaşlarıma da sizin aracılığınızla sevgilerimi göndermek istiyorum……… Bir başka ezeli rakibimiz ise rahmetli Toros’un (YJK da ,YGK da ve Vefa’da uzun yıllar futbol oynadı ve İstanbulspor alt yapısında uzun yıllar vefatına kadar teknik direktörlük yaptı) oynadığı ve onun evinin bulunduğu, balıkçılar olarak bilinen bölgenin takımı olan Gaskonyalılar futbol takımı idi. Bütün bu takımların futbolcuları daha sonra o yıllarda, gayrifedere bir klüp olduğu için, kendi sahasında sadece yaz aylarında maçlar yapan Yeşilköy Gençlik ve Spor Külübünün, Yeşilköy Jimlastik Klübünün ve Yeşilköy Kültür Spor Klübünün jinyör, genç ve A takımların da uzun yıllar aktif futbol oynamışlardır. 

Yine bu saha da Pazar sabahları ve Çarşamba akşamüstleri de, Yeşilköy Gençlik, Yeşilköy Jimlastik takımının emekli oyuncularından oluşan bir grup kendi aralarında düzenli olarak futbol maçları yaparlardı. O yıllarda, hatırlıyabildiğim kadarıyla eski YGK futbolcularından Ayhan, Fıtri, Nejat ağabeylerimizin oluşturduğu bu tekaüt takımı oyuncularına daha sonraki yıllarda ben de katıldım. Bu takım bu sahanın yıkımından sonra uzun süre Çınar sahasında (Olimpik park olana kadar) ve beldemizin bu son sahasının kaybından sonra da sırasıyla, Ataköy’deki Ancelo’nun önündeki geniş asfalt alan, Florya daki Polis okulu içindeki saha, Florya kampingi içindeki saha, şimdiki Yeşilköy pazarının önündeki asfalt alan ve uzun yıllar Florya daki Bakırköy spor klübüne ait toprak saha olmak üzere bir çok değişik semtelerde, Yeşilköy’lü oyuncu sayısı giderek azalarak, ama hiç ara vermeden aşağı yukarı 50 yıldır (bilmiyorum ama bu belki de kesintisiz bir arada futbol oynama rekoru olabilir), pazar sabahları her iklim koşulunda maçlar yaparak varlığını sürdürdü. Bu grup son 2 yıldır da Menekşe’deki Küçük Çekmece Belediyesine ait sahada, 73 yaşındaki Erkut Ültanır ağabey, sevgili Mahmut ve ben olmak üzere, sadece kalan 3 eski Yeşilköy’lü ve çoğu diğer semtlerden gelen, bizden daha küçük kardeşlerimizle birlikte halen de varlığını sürdürmekte, her Pazar günü saat 8,30 da, her iklim koşulunda maçlarına devam etmektedir…….. Ancak bu takımdaki 3 olan sayımız bu yıl üniversite öğrencisi olan oğlum Emre’nin de bizim grubumuza katılımıyla 4 e çıkmış oldu…………

Bu takımın da kuruluşundan itibaren değişik dönemlerde futbol oynamış olan Yeşilköy’lü yada Yeşilyurt’lu kişilerden hatırlıyabildiklerim arasında Ayhan, Fıtri, Nejat, Yılmaz, Adnan, Erkut Ültanır, İstepan (Amerika’da), İsmail, Nusret (İzmir’de), Turan ve Tuğrul kardeşler, Müfit, Arman, Suha, Hosep, Nezih (enkaz), Müfit (kaleci- Yataş bayii), Nuran Canik, Tevfik, Yervant, Tuna, Sedat Mumcuoğlu, Ferhan, elayak Ahmet, Halit, Ahmet Ersin, Feridun, Sümer, Osman Kolbaşı, Haluk (gaddar), İbrahim ve İlhan kardeşler, Mahmut ve Celal’i sayabilirim. Bu arkadaşlarımdan vefat ettiklerini bildiğim Arman, Suha, Fitri, Nejat, Tuğrul ağabey’leri ve Hosep’i rahmetle anıyor ve hayatta olan bu takımda oynamış olan tüm dostlarıma da sevgilerimi yolluyorum ………….
Sevgilerimle
İsmail Seçkin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder