20 Mart 2012 Salı

H. kabus görmekten nasıl kurtuldu?

(Cem Üründül)

H. çok sevdiğim bir arkadaşımdır. Onu yıllar sonra internet üzerinden yeniden bulduğumda bana eski günlerden konu ettiğimizde, ilk anlattığı şu aşağıda ilettiğim ‘Kabus görme’ hikayesiydi. Olayı benden daha iyi hatırlıyor. Bana ‘aklıma sen geldikçe bu hikaye gelir’ dedi. Aslında onun da bana yaptığı bazı şeytani hınzırlıklar vardır. O eski hikayeleri anlatıp güldük.

Engin'in (Bozdağ) geçenlerde dedigi gibi, bu yeşilköyün havasından mı yoksa suyundan mı olsa gerek, hepimizde biraz tuhaflık var. Her ne kadar kültürel temelimiz aynı olsa da, bireyler olarak hepimizin kendine göre bir takım çok özel huyları var. Bu bende de böyle.

Bu  H. diye bahsettiğim arkadaş ta aynen öyleydi. Bazen kendi kafasına göre bir şeyler yapar, hiç akla hayale gelmeyecek maceralar yaratırdı. İleride onun bir kaç macerasını galiba buraya aktarmamız gerekecek.

Bilmem hatırlar mısınız? Yeşiköy'de o zamanlar yaz gecesi demek, reks'e gitmek, arkadaşlarla gecenin geç saatlerine kadar bir yerlerde oturmak (röne parkta bekçiden kaçmak ta buna dahil) sohbet etmek, bazen de bu sohbetler arasında şişeden ucuz bir şarap içmek demekti.

Bizler bazen mahalledeki arkadaşlarla, o zamanlar Çekmece caddesinin yan tarafındaki koskocaman boş arsada geceleri toplanıp, ortaya bir yere yaktığımız ateşin çevresine oturarak sohbete dalardık. Buraya takılanların sayısı oldukça değişmekteydi. Ama asıl kadro, o arsanın etrafındaki evlerde oturan, H. başta olmak üzere;Ömer, Can, ben, kardeşim Cengiz, İlya, Ufuk, Vasil gibi isimlerden oluşurdu.

Gayet tabii ki, kızlar da buraya katılırlardı ama onlar bizden erken eve gitmeleri gerektiği için, en sonuna bizler kalırdık. Bir ara içimizde huylananlar olduğunu bildiğimizden hayalet ve korku hikayeleri üretmeye başlamıştık. Günün birinde bu korku hikayelerinden birini de uygulamaya koyduk. Başrolü, hayalet olarak Can oynamıştı ama az kaldı gerçekten hayalete dönüşecekti. Bunu en iyisi başka zaman anlatayım.

Yine sıcak bir yaz gecesi, arsamızın ortalarında bir yere kurulmuşuz. Gecenin çok geç saatleri. Tamam artık yeter evlere gidelim, yarın çiroza yüzmeye gideceğiz, diyoruz. İçimizden bazıları ateşin üzerine kum ve toprak atarak söndürmeye başlıyorlar.



İşte tam bu anda H. birdenbire;
Çekilin oradan o ateşi ben söndüreceğim !

Ve ateşi gerçekten üzerine işeyerek söndürdü.

Benim de o anda aklıma esti; (Serde yeşilköylü olmak var dedim ya)
Ne yaptın sen? Gece yarısından sonra ateşin üstüne işenir mi?

H.;
Eeee, ne olacak yaptımsa?

Ben;
Senin hayatın bu akşam kaydı.

H.;
Nasıl?

Ben (herhalde aklıma başka bir şey gelmediğinden);
Bu gece kabus göreceksin. Bu kesinlikle böyledir.

Buna kulak misafiri olan kardeşim Cengiz (Böyle olayları çok sever, hiç kaçırmaz)
Demek ki ateşe işedi. Bunun işi bitti bu akşam.

H.;
Ne olur ki kabus görsem?

Ben;
Sen kabusun anlamını bilmiyorsun. Kabus demek rüya görürken cinnet geçirmek demektir.

H.;
O zaman ne olur ki?

Cengiz;
Yahu hala anlamadın, yani kendini balkondan, camdan aşağıya atabilirsin. Veya kendini bıçaklamaya kalkışırsın. Gazeteleri okumuyor musun? Geçenlerde de yazmıştı; Kabus görüp, cinnet getiren biri kendini balkondan attı falan diye haber vardı.

Ben;
İşte bunların hepsi muhakkak gece ateşe işemişlerdir.

Ötekiler;
Yazık yahu, bu genç yaşında başına gelenlere bak..
Kader işte ne yapacaksın elden bir şey gelmez..
Başına ne geleceğini bilmeden ateşe işedi.

H.;
Peki şimdi ne yapayım? Artık olan oldu.

Ben (Hemen o anda bir reçete icat etmekteyim);
Her sorunun bir çözümü olur. Senin yapabileceğin iki mesele var. Ya bu gece hiç uyumayacaksın yada …

H.;
Valla ben hiç uykusuzluğa gelemem.

Ben;
O zaman tek şansın var.

H.;
Neymiş o?

Ben;
Hemen eve gider gitmez, alacaksın büyük bir kase, küçük bir tencere de olabilir. Dolduracaksın içine zeytinyağını ve iki limon sıkacaksın.

Durumu çakan Cengiz;
Yahu abi ne kadar unutkansın, sirkeyi unuttun.

Ben;
Tamam çok doğru, bolca sirkeyi koymayı unutma.

H.;
Tamam hepsini küçük bir tencerenin doldurdum. Sonra içecek miyim bunu?

O akşam herhalde iyi tarafıma denk gelmiş.
Ben;
Hayır, böyle şey içilir mi? İki elini tencereye daldıracaksın ve ilk önce bu sıvıyla saçlarını güzelce ıslatacaksın. Ama öyleki bir tek saç telin bile kuru kalmayacak. Yoksa hiç tesiri kalmaz. Saçlarını sırılsıklam yapman lazım. Bunu yaptıktan sonra geriye kalanı ile yettiği kadarıyla tüm vucuduna süreceksin.

H.;
Yok be, ciddi misin?

Ben;
Valla ben hep böyle yaparım ve bu güne kadar hiç kabus görmedim.

Diğerleri başta Cengiz olmak üzere hafiften cıvıtmaya başlamışlardı;
Ben içine biraz da tuz koyarım,
Karabiber de fena olmaz.
Nane koyanlar da var...

H. şimdi bu yarı şaka, yarı ciddi anlattığımız meseleye inansa mı, inanmasa mı?

H.;
Hiç böyle bir şeyde duymamıştım.

Ben;
Valla sen kendin bilirsin. Sana iyi akşamlar.

Evlere dağıldık. Cengiz'le ben eve geldikten sonra, biraz bu meseleye güldük ama ertesi sabah kalktığımızda çoktan unutmuştuk.

Kahvaltıdan sonra havlumuzu yanımıza alıp yola çıktık. Şimdi sıra H. evinden almaya gelmişti. Apartmanın üçüncü katında oturuyorlardı. Aşağıdan zile bastık. H. hep uzun uyuduğundan dolayı bizim zile uyanır ve havlusunu kaptığı gibi aşağıya koşardı.

O sabahta öyle oldu. Zili çalmamızdan bir kaç dakika sonra apartmanın ana giriş kapısı açıldı ve H. dışarı çıktı.

İnanılacak gibi birşey değildi, gördüğümüz.

H.nın saçlarının (o zamanlar hepimizin saçları özellikle yaz ayları modaya uygun uzun olurdu) sanki korku filmindeki tipler gibi bir kısmı hançer görünümünde, öne, arkaya, sağa, sola doğru uzamışlar. Bir kısmı da alnına, ensesine yapışmış. Yüzünde ,gözünde, kollarında kurumuş limonlu ve sirkeli zeytinyağının kirli izleri.

Ve bizleri gördüğünde yüzü gülüyordu;
Sağolun çocuklar dün akşam tam dediğiniz gibi yaptım. Bırak kabus görmeyi, öyle güzel uyumuşum ki, bildiğiniz gibi değil...

2 yorum:

  1. Muhtesemdi, bugun gibi hatirliyorum.
    Ama sonra analarimiza babalarimiza da anlattik ama yerlere yattik, kesinlikle muhtesemdi.
    Kulaklarin cinlasin sevgili arkadasim H. sen cok yasa emi..
    :)

    YanıtlaSil
  2. Ömer kardeşim, sen zaten böyle olayların hep içinde olurdun.

    YanıtlaSil