1 Mart 2012 Perşembe

Yeşilköy deyince akla başka neler geliyor,neler hatırlanıyor.


(Engin Bozdağ)

Yeşilköy deyince akla başka neler geliyor,neler hatırlanıyor.Ne anılar var başka,eski resimler var mı bunları paylaşmaya devam edelim.2007 yılından bir yazımı yeniden gönderiyorum.Sevgiler.

Mehtap,camlıköşk anılar...

Mehtabin yanindaki camlikosk kahvesi ve cay bahcesini hatirladiniz umarim.Arkasinda mutevazı bir lunapark vardi.Sekolin denen(ne demekse ?) yukarıdan zincirlere bagli oturaklardan olusan ve motor gucuyle ondukce bu zincirli oturma yerlerinin merkezden giderek acildigi bir sistemdi.Simdi anlatmasi zor tabii ki. Ne yazik resim de yok. Biz o zamanin gençleri, o hizla donus aninda.Oturdugumuz yerden kalkip ; ayakta durur, ondeki koltuktaki arkadasimiza uzanip onu yakalamaya calisir.Yakalayip bir muddet beraber dondukten sonra,onun koltuguna bir tekme atip onu one firlatirdik.Bir keresinde bir oturma yerinin zinciri kopmus; ustunde oturan ucarak su iskelesinin yanindan denize vasil olmustu.Bu gercekmiydi,yoksa koyumuzun bir efsanesimiydi.Burasi biraz sisli kalmis.Hatirlayanlar varsa anlatir.



Yine bu lunaparkta tufekle atis yapilip; ustteki daireyi vurdugunuzda bir rayin ustunden kendi agırligiyla asagi dusup ;alttaki barutu patlatan ve size bir hediye kazandiran bir bolum vardi.Ayrica bir topun dondurulerek ustunde gezindigi ve merkezin yuksek,dairenin kenarina dogru alcalan ve topun uzerinde durabilecegi cukurluklardan olusan - bu cukurluklar Ankara,Konya,Adana vb sehir isimleri tasirdi ve her birinin uzerinde 5,10,15,20,..........,80 sayılari yazili olurdu-- bir nevi kumar oyunu vardi.Paranizi dairenin disinda yer alan sehir isminin ustune koyar,elemanin topu dondurmesini beklerdiniz.Top genelde dairenin kenara yakin alcak ve kucuk sayili yerlerinde dururdu.Cok nadiren de olsa en yuksek te ve merkezde bulunan ve 80 misli kazandıran ''Ankara'da '' durdugu da olmustur.

Bir de bugun televizyonlarda rastladigimiz, carkifelegin prototipi oyunlar vardi.Sari ve kirmizi olmak üzere esit sayida hanelerden olusan iki renk ile birde siyah renkli ya ''Hacibaba'' ya da ''Seker'' yazan tek bir hanesi vardi.Civili cark doner, yatirdiğiniz renk mandala en son takilirsa kazanirdiniz.Siyah renkli bolum gelirse butun parayi kasa alirdi.

Burada bir cok filmin sahneleri de cekilmistir.Turkan Sultan'i cok net hatirliyorum ;elinde bez bir bebekle bir rolu vardi.1966-67 yillari olsa gerek. 12 yaslarindaydim.Sultan'i hep o haliyle hatirliyorum.Adeta zihnime naksolmus.Herhalde once gozlerine , gozleri nedeniyle de kendisine asik olmustum.

Koyumun o guzel ciceklerinin; gunduzki o esi bulunmayan renklerini ,ask sarhoslukları yaratan o guzel kokularina tahvil ettigi ilik yaz geceleriydi.Masalardaki semaverler sicakliklarini,cevresindeki dost ve insancil sicakliklarla yaristirirlardi.Canli orkestra ( o gunun soyleyisi boyleydi iste,canli balik der gibi.Neyse galat-i meshur lugat-i sahihten evladir diyip; devam eyleyelim.) mizin meshur solisti ,Arap Selcuk abimiz arz-i endam eylerdi.Turkce ,Ermenice,Rumca pespese giderdi.Hepsi bizdendi ortak lisanimizdi,az ya da cok anlar, cat pat ta konusabilirdik.Mozaik filan da degil; bir yekpare mermer bloktuk sanki; guzel insanlarla,insanca sicak birliktelikler icinde.

Selcuk'un guzel ve gur sesiyle soyledigi sarkilar ;Marmara'nin tatli mehtabina ulasir,oradan yakamozlu sularina notalarini birakirdi usulca.

Camli koskten yukselen '' Sude sude'',''Egur egur ay ahcik'',''Resimdeki goz yaslari'' ve diger sarkilarin nagmeleri ile Mehtap'ta calan meshur ''Cekirgeler ''grubunun guzel muzigi; iki cay bahcesinin arasindaki yolda kucaklasirlardi, ictenlikle.O zamanin din,dil,milliyet ayrimi bilmeyen samimi dostluklari misali.
Belki de bu guzel muzik harmanindan tadini terekkup ettirirdi Mehtabin kosesindeki,Manol abinin bufesinin sandovicleri.Turgut abinin guleryuzlu esi Gul abla o tatli tebessumunu katardi,kasarli domatesli sandoviclerinin lezzetine.

Camlikosk ve Mehtabin onundeki sahilin ustundeki duvar boyunca siralanirdi belli belirsiz ,belki de cogu deklaresiz yaz asklarinin cilekesleri.Biraz otelerinde yeni yetme sevdalarin ,sevdalilarin kavak yelleri.Umutlar ,hayaller,coskular ve insana ait ne varsa hem kalplere,hem hayallere hem de dalgalara egemen olurlardi buyuyerek.Sonra birakirlardi kendilerini gecenin koynuna ve dalgalara.Dalgalar ve onlarin bestesel seslerinde yitip giderlerdi sessizce.

Yesilkoy tum bunlari izlerdi buyuk bir keyif icinde; yuzyillarin bilgelik deneyimiyle,tarihiyle,koskleri,yalilari ve butun zarif mirasiyle.

Gece simdi bir bayram havasina kaptirmistir kendini artik iyice.Bir yandan roneparka yurunur,bir yandan Reks'e yonlenilir,Ancelo'dan ses verilir,Roma Dondurmacisinda soluklanilir,orayi tercih etmeyenler Kazim'in hakiki visneli dondurmasina yonelirler.

Zaman keyifle dokunur bir masalsi tezgahta,imbiginden damitilir gonul guzelliklerinin.
Gece yorgun ama nes'eli; sabaha devretmeye hazirlanir bu canli tiyatro sahnesini.Gelecek sabahin rolleri de hazirdir hemen hemen.

Sabah gun dogarken cikilacaktir baliga,Merter firininin ekmekleri kahvalti hazirligina baslayacaktir.Eczaci İbrahim Bey acacaktir eczanesini,Nalbur Davit Torosyan dukkanini,Bakkal Bari,Cemal,Ferhat hazirlanacaktir gune. Ahmet abi sulayacaktir Mehtabin ciceklerini,garsonu Kemalos hazirdir gune,Ekrem bey lokantasindadir,Muzeyyen ignelerini yapmaya cıkmıstir,Kalangos baslamistir muayeneye.
Ve biz cocuklar cirozda denizde baslariz gune,sonrasi top oynamak ,muhtelif bahcelerden meyve haklarimizi almak(asla calmak degil),bisiklete binmek,saklambac oynamak,aksam Reks saatine dogru gunu keyifle tamamlamakla surdururuz rutinimizi.

O zamandan bilemeyiz tabii,yillar sonra bu gunlerimizi ;kaybettiklerimizin de gonul sizisiyla ,bir masal havasinda anlatabilecegimizi.

Sevgilerle,
Engin Bozdağ

1 yorum:

  1. Sevgili Engin "Abi" m,
    Her zaman oldugu gibi harika olmus butun yazdiklarin, buyuk bir keyifle okudum. Ne diyeyim eline, aklina saglik.
    Bizlerde Yesilkoy'de buyuduk ama bu kadar canli anilarimiz ve kahramanlarimiz yok ne yazik ki...tabii sizin arkadaslarinizi gayet iyi animsiyorum. Ben yalnizca mahallemizden birkac cocukluk arkadasimi ve Pansiyonlu İlkokul arkadaslarimi animsiyorum. Artik bunda evlerin yavas yavas daha buyuk apartmanlara, sitelere donusme surecinin bizim buyume donemimize denk gelisi midir neden bilemiyorum.
    Gene de Reks Sinemasina gidis heyecanimizi, tahta iskemleler icin yanimizda getirdigimiz sapli minderleri, ibisi (cok severdim bilirsin), caybahcelerimizi, at arabalari ile gelen hasir sepetlerde cam damacanalari, roneparki, polis kampini ve orada samanlara sarili buz bloklarini, faytonlara olan zaafimi heyecanla animsamaktayim. Dedigim bunlara ait senin anlattiklarin gibi canli hikayelerin olmamasi...
    Herseye ragmen sokaklarda gece gec saatlere kadar ozgurce oynadigimiz cocuklugumun Yesilkoy'unu hep cok sevdim, ne kadar eski halinden eser kalmasa da hala sinirlarindan iceri girer girmez icimi derin bir huzur sarmakta, iyi ki burada buyumusum...
    Tesekkurler abicim....

    YanıtlaSil