(Ismail Seçkin)
Sevgili Engin Bozdağ’ın beni üye yapması ile haberimin olduğu “ÇOCUKLUĞU YEŞİLKÖY’DE GEÇENLER” sitesinin kuruluşunda emeği geçen herkese ve beni üye yapan Sevgili Engin Bozdağ’a teşekkürlerimi sunarım. Tabii böyle bir site olunca da, biz sitenin en kıdemlilerinden de bir şeyler yazması beklenir düşüncesiyle bende daha önce Yeşilköyüm.org ‘ da da Yeşilköylü dostlarımla paylaştığım bazı anılarımı, küçük parçalar halinde sizlerle de paylaşmak istedim. Umarım sizleri sıkmam………
Çocukluğumun 1954- 1962 yılları arasındaki kısmı Yeşilköy Halkalı caddesinde geçti. Yeşilköy tren istasyonundan eski plak fabrikasına kadar uzanan bu cadde ile ilgili anılarım arasında, oturduğumuz 20 nolu ahşap evin altındaki bakkal dükkanının sahibi , mahallemizdeki tüm çocukların çok sevdiği Ali bey ile onun iki ev sonrasındaki kendine ait ahşap evin altındaki kunduracı dükkanının sahibi Hüseyin usta vardır. Özellikle yaz akşam üstlerinde Kunduracı Hüseyin Usta, dükkanının önüne tabureler ve küçük bir masa çıkararak mahallenin kendi yaşıtı büyükleriyle ve bakkal Ali beyle tavla partilerini yapardı. Birbirlerine espirili takılmayı çok seven bu iki sevimli büyüğümüzün bu ince espirililerle süslü zevkli tavla partilerini bizlerde etraflarında toplanarak heyecan ve zevkle izlerdik.Evimizin karşısındaki büyük bahçe, yalnız yaşayan Madan Yuvana isimli bir Rum bayana aitti (şimdiki Yataş’ın bulunduğu alan). Bu bahçedeki pek çok meyva ağaçları mahallemizin tüm çocuklarının fazlaca ilgisini çeker ve tahta çitle kaplı bu bahçeye pek çok kez izinsiz olarak girerek bu güzel meyvalardan yerdik. Bu sebeble sevgili madam Yuavana’dan sık sık tatlı sert azar işitirdik.
Mahallemizde oturmıyan ancak mahallemizin sevgili Ali bakkalında bulamadığımız şeyleri aldığımız, İstasyon caddesi üzerinde bakkal dükkanı olan mösyö Lambo anılarımda yer eden bir diğer kişidir. O yıllarda ceryanlar sık sık kesildiğinden bizler de, Ali bakkal’ın mumları çok çabuk tükendiğinden, mum almak üzere bakkal Lambo’nun dükkanına giderdik. Ancak bakkal Lambo “Işıklar söndü, karanlıkta kaldık, ne olursa olsun bakkal Lambo sağolsun “ tekerlemesini biz çocuklara hep bir ağızdan söyletmeden bize mumları vermezdi. Çok şakacı uslubuyla tüm çocukların sevgisini kazanmıştı.
Mahallemizin diğer renkli kişilerinden ikisi de o zaman tek ilkokul olanYeşilköy İlk Okulunun (şimdiki Arif Şenel ilkokulu) sevgili öğretmenleri, benimde ilkokul öğretmenim Ayşe Bumin öğretmen (1962 Yeşilköy ilk okulu mezunuyum ama son yılımızı Rıza hocada okumuştuk) ve Halkalı caddesine açılan dar bir sokakta iki katlı bir evde kedileriyle birlikte yaşayan, ablam Nuray’ın da ilkokul öğretmeni olan Kamile öğretmendi.
Hatırlıyabildiğim bir diğer renkli kişi ise mahallemizin “Deli” lakaplı boyacısı İbrahim’di. Psikolojik rahatsızlığı da olan bu boyacımız bizim sokağımızdaki bir hanıma aşık olduğu için genellikle kunduracı sandığını ona yakın bir yere kurar ve etrafına toplananan biz çocuklara LEYLA İLE MECNUN hikayesini elindeki fırçaları ve kendi vucut dilini kullanarak defalarca anlatırdı. Ama boyacımız bu büyük aşkını belkide sevdiği kadına hiç anlatamadan bir süre sonra bizde anılar bırakarak mahallemizden çekip gitmişti. Bizler boyacının bu hanıma aşkını bilmemize rağmen, bu hanımın boyacının aşkından haberi olup olmadığını gerçekten öğrenemedik…….
Bunlardan başka, her akşamüstü mahellemize uğruyan, boynuna asılı bir tahta çubuğun iki tarafına ipe bağlı olarak yerleştirdiği iki tepsi ile dolaşan ve bunlardan birinde kendi ürünü olan kaymaklı yoğurt diğerinde ise terazi taşıyan yoğutçumuz , elinde taşıdığı iki gözlü bir cam kaplı kutu içinde elma ve horoz şekeri satan şekercimiz, beyazlar içinde kıyafetiyle üç tekerlekli, üstü tenteli bisiklet ile satış yapan ve güzel bir tonda söylediği “dondurmam kaymak” deyişiyle mahallemizin tüm çocuklarını etrafına toplıyan dordurmacımızı da mahellemizin unutulmazları arasında sayabilirim.
Mahelle arkadaşlarımızın çoğunu Ermeni vatandaşları oluşturuyordu. Bunlar arasında , daha sonra Amerikaya yerleştiklerini duyduğum, sevgili Garo, ağabeyi Beco, onların altkatında oturan Kokor ve kardeşi Simon, Boğos (Jimlastik külübü kalecisi),onların yanındaki evde oturan Kokor, rahmetli Hosep (Jimlastik klübü futbolcusu), halen köyümüzde yaşıyan kunduracı Haçik’i (Jimlastik külübü futbolcusu, Eker lakaplı), Halkalı caddesinden Şimdiki Yeşilköy lisesine inen yol üzerindeki iki katlı bahçe içindeki bir evde oturan, halen Kapalıçarşı ve Nişantaşı’nda kuyumcu dükkanları olan Mihrican’ı sayabilirim. Türk ardaşlarım olarak da halen İngiltere de yaşayan Ali Çacur, ağabeyi Halit, kızkardeşi Güler, Ali Sayıt ve kardeşi Mükerrem, Güneş, bizlere sihirbazlık numaraları yapan ağabeyimin sınıf arkadaşı Erol, Vildan, Şule, Gül, Vedat, İbrahim (padişah lakablı), Nami, Kamile öğretmenin kuzenleri Sener veYener, Ersan, Ertan ve ağabeyi Ersin, Ayşe öğretmenimin oğlu Ahmet Bumin, ilkokul sınıf arkadaşım Devlet demir yolları lojmanlarında oturan Sencer Sayraç ile başka mahallelerde yaşıyan sınıf arkadaşlarım Ecz. Hasan Ege Ercan,Burhan, İhsan Sacı, rahmetli Hüsnü (Yeşilköy jünyör takımı kalecisi),rahmetli İbrahim Yüzbaşıoğlu, Ceyhun (Pansiyonlu okul müdürünün oğlu), Yurdun şimdi hatırlıyabildiklerim. Unuttuğum Yeşilköy’lü arkadaşlarım da varsa lütfen beni bağışlasınlar zira 50 yıl öncesinden sözediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder