(Engin Bozdağ)
Yeşilköy anıları yeniden canlanmaya başladı.Hatırlayan ve yazan tüm dostların hafızasına ve ellerine sağlık.Her hatıra, bizi geçmişin gölgesine çekilmiş o asude köye bir nebze geri götürüyor.O köy ki mazide bir hayal beldesi şimdi. Ancak hatıralarımızda yaşatabiliyoruz. Oysa çocukluklarımızı, ilkgençliklerimizi, kimimizin de daha olgun ve geçkin dönemlerini şekillendirdi o şefkatli ellerinde.Bütün o devrelerimize şahitlik etti. Şimdi hasretle anmak o demleri biraz buruk, kekremsi giderek acımsı bir tadı dillendiriyor hasret ezgilerinin refakatinde.Üzüntülerimizle hüzünlenen,sevincimizle coşan,yeşilini ve çiçeğini,denizini ve güneşini cömertçe sunan ,tatlı rüzgarıyla bizi sarıp sarmalayan o güzel köy.Ve o köyün güzel insanları.Çoğu belki de başka bir vuslat olan ayrılıklar içre çekilp gittiler ,uzak bir bilinmeyenin kucağına.Bir kısmı başka kıtalar,başka ülkelere yelken bastı.Bir kısmımız aynı şehirde gurbete düşüp,uzak kaldık.Sonuçta dağıldık be dostlar.
Bu bir kaçınılmaz sonmuydu,kadermiydi,ya da bizlerin gafletimiydi cevabı çok zor.Hem artık bu yanıtı aramanın pek gereği de yok galiba.Gideni geri getirmek hele de bu materyalizmin şahikalarına vurmuş,gerilimin dostluğa,finansın insanlığa,menfaat öndeliğinin paylaşımcılığa galebe çaldığı devirde imkansız.
O dönemlerde sanki o devran hep öyle devam edecek gibi zannetmişiz.Her şey aynı kalacak,aynı güzel mekanları aynı güzel dostlarla sonsuza dek paylaşacak gibi düşünmüşüz.Buna hatamızmış diyemiyorum.Böyle düşünmemiz,böyle yaşamamız çok doğaldı aslında.Şimdi belki şöyle bir pişmanlık gölgesi hafiften dökülür gibi olacaksa eger; bu o şekilde düşünmemizle değil de o dönemi daha bir doya doya,o havayı ruh derinliklerimize bolca çekerek yaşamadığımıza dair olabilir.
Hepimizde bu tür pişmanlıklar olsa da,bazen bunlar bilinçaltımızdan fışkırsa da şükretmeliyiz ki az çok yaşadık o dönemleri ve o köyü.Tüm bu anılarda canlandırılan haliyle,insanlarıyla,mekanlarıyla.İnanın çok fazla insana nasip olmuyor bu olgu bu dünyada.
Güzel isimli sokaklarında gah bir baharı yaşadık gençliklerimize özdeş ve ilk aşkların heyecanıyla.Yaz gecelerinde yeşilinin arasında özenle koruduğu çiçeklerinin başdöndüren o müthiş kokuları sarmaladı bazen bizi.Reks'te bir ''Sacha Distel'lik-Benim Sevgilim'' heyecanıyla başlayarak , bizleri beyazperdenin büyüsüne kaptıran o tatlı hayallere kaptırdık kendimizi tüm naifliğimizle.Eylül serinliklerinde o güzelim bahçe sinemasında cep kanyakları ve çikolatayla ısındığımızı zannettik o yeni yetmeliğimizin delikanlılık eşiğindeki zamanlarında.Ki aslında esas ısıtan o eşsiz dostluklarımız ve arkadaşlıklarımızdı ruhlarımız ve kalplerimizi.Ya o konserler unutulmaz sanatçılar,yani harbi sanatçılar şimdinin ''medya maymunları'' değil. Sinema çıkışında ruh doygunluklarımıza inat,midelerimizi açlığını alevlendiren o sıcak '' babula açmaları''.
Mehtap ve Camlıköşk'te canlı müzik,rönepark'a uzanışlar.Mehtapın büfesinde o güleryüzlü,gözünün içi gülen Gül Abla'nın sevgi dolu sandöviçleri.Su iskelesi,Çubuklu'dan su getiren mavnalar, faytonlar, Hristo'lar, Melkon'lar, Balıkçı Garo'lar, Piç Ahmet'ler, Sıtkı'lar, Kemaloş, Manol, Şeytan Rıza, Meyhaneci Stefo, Bulgarın Yeri, Kapri; Portofino, Ancelo, Altın Fıçı, Alicum, Gar Lokantası....
Bunların hepsi birebir vardı ve gerçekti.Bizler de gerçektik.Gerçekten ordaydık ve onlarlaydık.Bunlar birebir yaşandı,yaşadık.
Sonra tüm bunlar bir rüyaya tahvil oldu,giderek bir hayale.Hayal de kesif bir sisin ardına daldı ya da o sis sarmaladı o hayali ve hayal beldesini.Son raddede ben siyah ve düz güzel saçları gördüm tüm görüntüler yitip kaybolurken acımasız zamanın,katı bir labirentinde ve o güzel saçların çok yakıştığı o hiç unutamadığım güzel yüzü ve gözleri.Ve adını seslendim bir boşluğa sesim gökkubbeye asılı kaldı.Sonra bana aksetti sadece.Gümrah bir yağmur boşalıverdi birden,gerçeğin sağnağı halinde ve güne,gerçeğe avdet ettim.
Ben bunları duydum, gördüm .sislerin arasından seçebildiğim kadarıyla.Sizler ne görürsünüz bilemem.Ama hepinizin duyacağı bir beste,bir ses vardır zannederim ya da göreceğiniz bir yüz,bir gülümseme,ayrılığı çağıran bir mendilin sallanması ya da...
Şenolasın Yeşilköy Köyü,herşeyine tekrar binlerce teşekkürler,sağol yaşattıkların için ,her ne kadar biz seni istediğimiz anlamda yaşatmasak ta.
Şimdi anılara ve mevcut dostluklara sarılmak kalıyor geriye.Ve de bu hatıraları ve dostlukları çoğaltarak paylaşmak.
Sevgiyle kalın,hep Yeşilköy'lü kalın.
Elinize,yüreğinize sağlık..Engin bey böyle güzel bir yazıya yorum yapmak haddim değil:)))Duygular ancak bu kadar güzel dile,getirilebilirdi.Okurken yaşattığınız ve duygular için ben kendi adıma teşekkürü borç biliyorum.Sevgi ve sağlıkla kalınız.Hülya Akbay
YanıtlaSilBen teşekkür ederim Hülya Hanım size,yeni bir blogdaki taze başlangıçlara cesaret verdiniz sevgi ve sağlık içinde olunuz sizde.
Sil