(Cem Üründül)
H. çok sevdiğim bir arkadaşımdır. Onu yıllar sonra internet üzerinden yeniden bulduğumda bana eski günlerden konu ettiğimizde, ilk anlattığı şu aşağıda ilettiğim ‘Kabus görme’ hikayesiydi. Olayı benden daha iyi hatırlıyor. Bana ‘aklıma sen geldikçe bu hikaye gelir’ dedi. Aslında onun da bana yaptığı bazı şeytani hınzırlıklar vardır. O eski hikayeleri anlatıp güldük.
Engin'in (Bozdağ) geçenlerde dedigi gibi, bu yeşilköyün havasından mı yoksa suyundan mı olsa gerek, hepimizde biraz tuhaflık var. Her ne kadar kültürel temelimiz aynı olsa da, bireyler olarak hepimizin kendine göre bir takım çok özel huyları var. Bu bende de böyle.
Bu H. diye bahsettiğim arkadaş ta aynen öyleydi. Bazen kendi kafasına göre bir şeyler yapar, hiç akla hayale gelmeyecek maceralar yaratırdı. İleride onun bir kaç macerasını galiba buraya aktarmamız gerekecek.
Bilmem hatırlar mısınız? Yeşiköy'de o zamanlar yaz gecesi demek, reks'e gitmek, arkadaşlarla gecenin geç saatlerine kadar bir yerlerde oturmak (röne parkta bekçiden kaçmak ta buna dahil) sohbet etmek, bazen de bu sohbetler arasında şişeden ucuz bir şarap içmek demekti.
Bizler bazen mahalledeki arkadaşlarla, o zamanlar Çekmece caddesinin yan tarafındaki koskocaman boş arsada geceleri toplanıp, ortaya bir yere yaktığımız ateşin çevresine oturarak sohbete dalardık. Buraya takılanların sayısı oldukça değişmekteydi. Ama asıl kadro, o arsanın etrafındaki evlerde oturan, H. başta olmak üzere;Ömer, Can, ben, kardeşim Cengiz, İlya, Ufuk, Vasil gibi isimlerden oluşurdu.
Gayet tabii ki, kızlar da buraya katılırlardı ama onlar bizden erken eve gitmeleri gerektiği için, en sonuna bizler kalırdık. Bir ara içimizde huylananlar olduğunu bildiğimizden hayalet ve korku hikayeleri üretmeye başlamıştık. Günün birinde bu korku hikayelerinden birini de uygulamaya koyduk. Başrolü, hayalet olarak Can oynamıştı ama az kaldı gerçekten hayalete dönüşecekti. Bunu en iyisi başka zaman anlatayım.
Yine sıcak bir yaz gecesi, arsamızın ortalarında bir yere kurulmuşuz. Gecenin çok geç saatleri. Tamam artık yeter evlere gidelim, yarın çiroza yüzmeye gideceğiz, diyoruz. İçimizden bazıları ateşin üzerine kum ve toprak atarak söndürmeye başlıyorlar.